Erken boşalmanın ardından en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olan ‘erektil disfonksiyon’ ya da diğer adıyla ‘sertleşme bozukluğu’, cinsel birleşme için yeterli penis sertliğini sağlayamama ya da var olan sertliği sürdürememe durumu olarak tanımlanmaktadır.
Sertleşme bozukluğu halk arasında genellikle 50’li yaşlardan sonra görülen bir problem olarak düşünülse de genç yaştaki hastalarda da görülebilmektedir. Toplumda 40-60 yaş arasındaki erkeklerin yarısında hafif, orta veya ağır düzeyde sertleşme bozukluğu görülebilmektedir. Bu kadar yaygın olmasına rağmen psikososyal çekincelerle hastalar doktora gitmekte gecikmektedir ve her hastalıkta olduğu gibi sertleşme sorununda da gecikmiş tanıda tedavi başarısı azalmaktadır. Bu yazımızda, sertleşme bozukluğuna dair akıllarda olan sorulara yanıtlar arayacağız. Ancak, sertleşme bozukluğunu anlayabilmemiz için önce penisin anatomisini ve sertleşmenin fizyolojisini bilmemiz gerekiyor.
Penis içerisinde 3 adet kanal bulunmaktadır. Bu 3 kanaldan ikisi sertleşmeyi sağlamaktadır ve bu kanallara ‘corpus cavernosa’ adı verilir. Diğer kanal yani ‘corpus spongiosum’ ise içinden idrar ve meninin geçmesini sağlayan üretrayı çevreler. Görme, koklama, hissetme, işitme ve düşünme şeklindeki duyular ile vücut uyarılınca sinir sistemiyle penisin damarlarına uyarılar gönderilir. Bu uyarılar sonrası penis içindeki atar damarlar genişler ve biraz önce bahsettiğimiz ‘corpus cavernosa’ adlı kanallara kan dolmaya başlar. Kanalların kan ile dolmasıyla birlikte toplar damarlar kapanır ve kan penis içinde hapsolur. Bunun sonucunda peniste ereksiyon yani sertleşme gerçekleşmektedir.
Buradan da anlaşılacağı üzere, sağlıklı bir sertleşme için uygun psikososyal koşullara ek olarak kişinin sağlam bir damar yapısına, sinir dokusuna ve düz kaslara sahip olması gerekmektedir. İşte bu dokulardan herhangi birinde hasar gerçekleşirse sertleşme bozukluğu başlamaktadır.
Sertleşme sorunu fiziksel veya psikolojik sebeplerle oluşabilmektedir. Şimdi sertleşme bozukluğuna yol açabilecek durumlara detaylıca bakalım…
Sertleşme sorununun teşhisinde androloji uzmanı tarafından detaylı öykü alınması ve fizik muayene çoğu zaman yeterli olmaktadır. Bu aşama sertleşme bozukluğuna yol açabilecek psikolojik faktörler, kullanılan ilaçlar, altta yatan hastalıklar ve geçirilen ameliyatlar sorgulanmaktadır. Ayrıca, hastaların genital fizik muayenesi dikkatle yapılmaktadır.
Bu aşamaları geçtikten sonra ise hastaların kalp damar hastalık riskini değerlendirebilmek için kolesterol ve kan şekeri düzeylerini de içeren kan tetkikleri istenmektedir. Ayrıca hormon kaynaklı sertleşme bozukluklarının tedavisi farklı olduğundan, hormon kaynaklı sertleşme bozukluğundan şüphelenilen hastalarda testosteron ve prolaktin gibi hormonları içeren kan tahlilleri mutlaka yapılmalıdır.
Tedaviye cevap alınamayan veya damarsal kaynaklı sertleşme bozukluğu düşünülen hastalarda penis doppler ultrasonu istenmektedir. Psikolojik kaynaklı sertleşme bozukluğunu değerlendirmek için ise cinsel terapistlerden de yardım alınabilmektedir.
Ayrıca 40 yaş üstü sertleşme bozukluğu olan hastalarda sonraki 5 yıl içerinde kalp krizi riski arttığı bilindiğinden bu hastalarda mutlaka detaylı bir kardiyovasküler değerlendirme gerektiği unutulmamalıdır.
Risk faktörlerinden uzak durarak ve bazı yaşam tarzı değişiklikleriyle sertleşme problemini önlemek mümkündür. Bunlar;
Tabi tüm bunlara dikkat edilse bile, kişilerin bazen sertleşme bozukluğu yaşaması kaçınılmazdır. İşte bu durumlarda, bir androloji uzmanına gidip detaylı muayene olduktan sonra hekiminizin önerdiği kişiye uygun tedavilerden faydalanılması gerekmektedir.
Sertleşme bozukluğunda altta yatan nedene göre değişen birçok tedavi bulunmaktadır. Damar problemlerine bağlı gelişen sertleşme bozukluğunda damar genişlemesini ve yenilenmesini sağlayan ilaç ve şok dalga tedavisi (ESWT) ilk basamakta uygulanan tedavilerdir. Ancak bu tedaviler yeterli olmadığında veya düz kas ve sinir yapılarında hasar düşündüren bulguları olan hastalarda p-shot (prp), kök hücre (SVF) ve egzozom tedavilerini de protokole eklemek gerekmektedir.
Ayrıca bu tedavilere ek olarak peniste anlık sertleşmeyi sağlayan enjeksiyon tedavileri de bulunmaktadır. Tüm bu tedavilerden fayda görmeyen hastalarda ise sertleşme bozukluğunu kalıcı olarak bitiren ‘penil protez (mutluluk çubuğu) cerrahisi’ uygulanmaktadır.
Venöz yetmezlik nedeniyle sertleşme bozukluğu yaşayan hastalarda ise, derin venöz ligasyon cerrahileriyle şok dalga tedavisi (ESWT) ve kök hücre tedavileri (SVF) kombine edilerek uygulanmaktadır.